Warren Buffett 2025 baharında, Omaha’daki yıllık hissedar toplantısında sahneye çıktığında salonda derin bir sessizlik vardı. Altmış yıldır bu kürsüde konuşuyordu. Her yıl aynı sakin ses tonuyla, aynı sade cümlelerle yatırımcılara rehberlik etmişti. Ama bu kez farklıydı. Yüzündeki tebessüm aynıydı, fakat sözlerinin ardında bir veda vardı.
“Artık zamanı geldi,” dedi. “Her hikâye bir noktada tamamlanmalı.”
O an, sadece Berkshire Hathaway’in değil, finans tarihinin bir dönemi kapandı. Dünyanın en saygı duyulan yatırımcısı, bir çağın son sayfasını çevirdi. Ama bu vedayı daha da hüzünlü kılan bir olay vardı: Yol arkadaşı ve yıllardır birlikte Berkshire’ı yönettiği Charlie Munger, kısa süre önce hayatını kaybetmişti. Munger olmadan sahneye çıkmak, Buffett için kolay değildi.

Buffett’ın hikâyesi, paradan çok insana dair bir hikâyeydi.
1930 yılında Omaha’da, mütevazı bir evde doğdu. Babası bir borsacıydı, ama ailenin geçimini çoğu zaman zorlukla sağlıyordu. Henüz çocukken sayılara ve ticarete olağanüstü bir merakı vardı. On bir yaşında ilk hissesini aldı: Cities Service Preferred.
Hisse yükseldiğinde hemen kazancını almak için satmış, kısa süre sonra ise hissenin fiyatının yükseldiğini görmüştü. O gün bir şey öğrendi: sabır, yatırımcının en değerli sermayesiydi.
Gençliğinde Benjamin Graham’ın “değer yatırımcılığı” felsefesiyle tanıştı. Graham ona, bir hissenin fiyatı değil, değeriyle ilgilenmeyi öğretti. “Bir hisse senedine ortak olmak, bir işe ortak olmaktır,” diyordu hocası. Buffett bu fikri öyle özümsedi ki, hayatının geri kalanını bu ilkenin etrafında inşa etti.
Harvard onu reddettiğinde üzülmedi. Columbia Business School’a kabul edildiğinde, Graham’ın öğrencisi olma fırsatını yakalamıştı. Ve orada, parayla ölçülemeyen bir servet kazandı: Bakış açısı.
Yirmili yaşlarında küçük bir yatırım ortaklığı kurdu. Arkadaşlarının ve akrabalarının birikimlerini yönetmeye başladı.
Onlara basit bir kural koydu: “Yatırımlarınıza değil, bana güvenin.” Kısa sürede portföyü büyüdü. Ancak Buffett’ın gerçek sıçrayışı, kimsenin önemsemediği bir tekstil şirketine yatırım yapmasıyla başladı. Berkshire Hathaway.
O dönem, tekstil sektörü düşüşteydi. Buffett bu şirketi ucuz olduğu için aldı. Ama kısa süre sonra fark etti ki, tekstil işi geleceğe değil, geçmişe aitti. Ve o, geleceği satın almak istiyordu. Berkshire’ı yavaş yavaş bir yatırım holdingine dönüştürdü. Bu, tarihin en büyük dönüşümlerinden biriydi.
Bugün Berkshire Hathaway; Coca-Cola, American Express, Bank of America, Kraft Heinz ve Apple gibi devlerin ortağı. 880 milyar dolarlık piyasa değeriyle sadece bir yatırım devi değil, aynı zamanda Buffett’ın düşünce biçiminin somut bir yansıması.
O hiçbir zaman piyasayı tahmin etmeye çalışmadı. Kendisiyle yapılan röportajlarda “Kısa vadede piyasa bir oylama makinesidir, uzun vadede ise bir tartı makinesi.” derdi. Onun için önemli olan, fiyat değil, değerdi.
Sabırsa diğer bir sihirli kelimeydi. Bir hisseyi aldıktan sonra, yıllarca bekleyebilirdi. Çünkü iyi bir işin kendi değerini zamanla göstereceğini biliyordu. Örneğin 1964 yılında satın aldığı Amerikan Express hisseleri hala elinde mevcut.
Ama onu efsane yapan sadece yatırım disiplini değildi. Hayata bakışı da aynı ölçüde derindi. Bugün hala Omaha’daki 1958’de aldığı evinde hâlâ yaşıyor. Hâlâ aynı sade kahvaltısını ediyor, aynı arabayı kullanıyor. Serveti yüz milyar doları aştığında bile, “asıl zenginlik basit yaşayabilmektir,” diyordu.

Zamanla Buffett sadece bir yatırımcı değil, bir ahlak sembolü haline geldi. “Bir insanın yaşam başarısı, başkalarının yaşamını ne kadar iyileştirdiğiyle ölçülür,” sözüyle, servetinin %99’unu bağışlama sözü verdi. Bill Gates’le birlikte başlattığı “Giving Pledge” hareketi, milyarderlerin topluma karşı sorumluluklarını hatırlattı.
Bütün bu yıllar boyunca Buffett’ı takip eden yatırımcılar, ondan sadece nasıl kazanılacağını değil, nasıl düşünülmesi gerektiğini de öğrendiler.
Her yıl hissedarlara yazdığı mektuplar, birer finans klasiğine dönüştü. 2008 krizinde panikleyen piyasalara karşı kaleme aldığı şu cümle, tarihe geçti: “Başkaları korkarken cesur olun, başkaları cesurken korkun.”
Ve şimdi, 94 yaşında, o koltuğunu bırakıyor. Yerine, yıllardır birlikte çalıştığı Greg Abel geçecek.
Bu vedayla birlikte finans dünyasında büyük bir boşluk bırakacağı kesin. Çünkü Buffett, insanlara sabrı, disiplini, kanaati ve uzun vadeli düşünmeyi öğreten bir rehberdi. Onun felsefesi, ekranlardaki fiyatlardan çok daha derin bir yere dokunuyordu.
Belki de Buffett’ın ardında bıraktığı en önemli ders şu: Gerçek yatırım, önce kendine yapılır. Bilgiye, karaktere ve sabıra. Çünkü piyasa her şeyi fiyatlar ama karakterin değerini asla ölçemez.
Omaha bilgesi belki sahneden indi, ama sesi hâlâ finans dünyasında duyuluyor.